Dijitalleşme: Teknolojiden Fazlası, Başarı İçin İnsan Yatırımı!
Küresel ekonomik belirsizliklerin hakim olduğu bu süreçte, firmaların geleceklerini güvence altına almasının en etkili yolu veri bilimi ve veri tabanlı karar verme yöntemleridir. Uzman veri bilimci Sara Göze, dijital dönüşüm ile yapay zeka entegrasyonunun temel ilkelerini ve bu aşamadaki insan faktörünün kritik rolünü vurguladı. Detayları keşfedin...

Küresel ekonomideki dalgalanmalar, şirketleri ayakta kalabilmek ve rekabet avantajı elde etmek için yeni yollar aramaya yönlendiriyor.
Bu zorlu süreçte, firmaların daha sağlam ve etkili adımlar atmasının anahtarı, geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp, veriye dayalı karar verme mekanizmalarına geçmektir.
Uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte'un 150'den fazla firma ile gerçekleştirdiği bir araştırma, bu eğilimi gözler önüne seriyor: Katılımcıların yüzde 25'inden fazlası, stratejik önceliklerini veri odaklı yaklaşım etrafında şekillendiriyor.
TEKNİK BİLGİ İLE İNSAN ODAKLI KÜLTÜRÜN KAVŞAĞI
17 yılı aşkın bir süredir yapay zeka, dijital sağlık, veri etiği, iş zekası ve süreç otomasyonu konularında derin bir uzmana sahip olan veri bilimci Sara Göze, yayımladığı teknik analiz raporunda (whitepaper) 2025 yılı için dijitalleşmenin temel ilkelerini ayrıntılı şekilde ele aldı.
Sara Göze, dijitalleşme sürecinde başarıya ulaşmanın yalnızca teknik donanıma sahip olmanın ötesinde bir anlam taşıdığını belirtiyor.
Bir tek veri uzmanının tüm sorunları çözebileceğine dair yanlış bir algı oluştuğunu dile getiren Sara Göze, "Dijitalleşme, sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda güçlü sosyal becerilerin, işbirliğinin ve en önemlisi, veri odaklı bir kültürü destekleyecek kararlı bir bağlılığın gerektirdiği çok yönlü bir süreçtir" şeklinde vurgulayarak konunun karmaşıklığına dikkat çekti.
İNSAN FAKTÖRÜ VE VERİ OKURYAZARLIĞININ ROLÜ
Sara Göze, dijital dönüşümde başarılı olmak için uygulanması gereken temel prensipleri sıraladı.
Öncelikle, teknolojinin anlam kazanması için onu doğru bir şekilde anlayan ve bu teknolojiyi etkin kullanan insanların gerektiğini vurguladı.
Şirketlerin, 'daha fazla veri toplama' hedefinde olmaktansa, edindikleri verileri nasıl kullanacaklarını açık bir şekilde tanımlamaları gerektiğini ifade etti.
Bu sürecin aynı zamanda şeffaf bir iletişim ve çalışanların da katılımı ile desteklenmesi gerektiğini belirten Sara Göze, aksi takdirde yapay zeka ve yeni sistemlerin çalışanlar nezdinde motivasyon kaybı yaratabileceği konusuna dikkat çekti.
Dijital dönüşüm projelerinde karşılaşılan en büyük zorluklardan birinin veri okuryazarlığındaki eksiklik olduğunu ifade eden Sara Göze, "Sıklıkla, işletme sahipleri alanında uzman kişilerden sadece asıl görevleri değil, aynı zamanda veri toplama ve yönetimi gibi ek sorumluluklar da bekliyor. Bu durum, uzmanların esas yeterliliklerinden uzaklaşarak projenin verimliliğini tehdit ediyor" diyerek görevlerin net bir şekilde tanımlanmasının önemine vurgu yaptı.
İNOVASYON VE VERİMLİLİK İÇİN GEREKEN DENGE
Sara Göze, telekomünikasyon, enerji, sağlık ve lojistik gibi çeşitli sektörlerde edindiği geniş çaplı deneyimleriyle dijital dönüşümün, sadece rekabet avantajı sağlamak için değil, aynı zamanda yeniliklerin önünü açmak için kritik bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
Yaptığı değerlendirmeleri, yapay zeka ile insan odaklı yaklaşımın işletmelere sunduğu avantajları açıklayarak sonlandırdı:
"Yapay zeka, tekrarlayan görevleri üstlenerek iş süreçlerini optimize ederken, çalışanların daha yaratıcı ve stratejik işlere yönelmesine olanak tanır."
"Böylece, çalışanlar kendilerini bir otomasyon unsuru gibi hissetmekten ziyade, veriyi anlayan ve daha iyi kararlar alabilen etkin bireyler haline gelirler."
Sara Göze, sürdürülebilir başarı elde etmek için yalnızca teknolojiye yatırım yapmanın yeterli olmadığını, aynı zamanda veri anlayışına sahip insanları eğitmenin de son derece önemli olduğunu belirterek düşüncelerini sonlandırdı.