Malazgirt Zaferi'nde En Güzel Mesajlar ve Sultan Alparslan'ın Unutulmaz Sözleri

Anadolu'ya kapı açan Malazgirt Zaferi'nin 954. yılı büyük bir sevinçle kutlanıyor. Tarihi önemine dair etkinlikler düzenleniyor. 1071 Malazgirt Zaferi için anlamlı mesajlar ve sözler paylaşmak isteyenler araştırma yapıyor. Malazgirt Zaferi'nin tarihi de merakla incelemekte. Peki, bu zafer ne zaman, nerede kazanıldı? En etkileyici resimli Malazgirt Zaferi mesajları ve Sultan Alparslan'ın sözlerini keşfedin!

Malazgirt Zaferi'nde En Güzel Mesajlar ve Sultan Alparslan'ın Unutulmaz Sözleri

Büyük Selçuklu Devleti'nin ikinci padişahı Sultan Muhammed Alparslan'ın 26 Ağustos 1071 tarihinde Bizans ordusunu mağlup ederek kazandığı Malazgirt Zaferi’nin 954. yıldönümü coşkuyla kutlanıyor. Türklere Anadolu'nun kapılarını açan bu zafer, tarihsel olayların gidişatında önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Anadolu topraklarının Türk yurdu haline gelmesini sağlayan bu büyük başarı için kutlama mesajları araştırılmakta. Biz de haberturk.com olarak 1071 Malazgirt Zaferi ile ilgili en güzel, anlamlı ve resimli mesajları derledik. İşte, Malazgirt Zaferi'nin tarihi ve kutlama mesajları.

MALAZGİRT ZAFERİ' NEDİR?

26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu padişahı Alp Arslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında yapılan Malazgirt Meydan Muharebesi gerçekleşti.

Alparslan'ın kazandığı bu zafer, "Türklerin Anadolu'da kesin bir galibiyet elde ettiği son savaş" olarak bilinir.

MEYDAN MUHABERESİ NASIL OLDU?

Cuma sabahı çadırından çıkan Alp Arslan, Malazgirt ve Ahlat arasında bulunan ovada düşman birliklerini keşfetti. Savaşı önlemek adına İmparatora elçiler göndererek barış teklif etti. Ancak İmparator bu öneriyi, ordusunun büyüklüğüne dayanarak bir korkaklık olarak değerlendirdi ve teklifi geri çevirdi. Gelen elçileri, Hristiyan topluluklarına geçmeleri için teşvik ederek geri gönderdi.

Düşman ordusunun çok sayıda olduğunu gören Sultan, savaşta sağ kalma ihtimalinin oldukça az olduğunu hissetti. Askerlerinin de sayıca fazla olan düşman karşısında kaygılandığını fark edince, geleneksel Türk-İslam geleneğine uygun olarak kefene benzer beyaz giysiler giymeye karar verdi. Atının kuyruğunu da bağlattı. Ayrıca, eğer şehit olursa, vurulduğu yere gömülmesini istedi. Komutanlarının savaş alanından kaçmayacağını anlayan askerlerin moralleri yükseldi. Sultan, ordusunun önünde bulunduğu Cuma namazında İmamlık yaparak, onlara moral verici bir konuşma yaptı. Kur'an'da zaferle ilgili ayetleri okuyarak, şehitlik ve gazilik mertebelerine ulaşacaklarını belirtti. Müslüman olan ve çoğunluğu Türklerden oluşan Selçuklu ordusu, savaş pozisyonunu aldı.

Bu sırada, Bizans ordusunda dini ayinler yapılıyordu ve papazlar askerleri kutsuyordu. Romen Diyojen, savaşı kazanması halinde ününün ve saygınlığının artacağına kesinlikle inanıyordu. Bizans'ın eski şanlı günlerine geri döneceği hayalindeydi. En görkemli zırhını giyip inci beyazı atına bindi ve ordusuna zafer halinde büyük vaatlerde bulundu. Tanrı'nın onlara şeref, şan ve kutsal olan savaş sevapları vereceğine dair duyuruda bulundu. Alp Arslan ise savaşı kaybetmesi durumunda her şeyini ve Selçuklu devletini kaybedeceğini çok iyi biliyordu. Romen Diyojen de savaşı kaybederse devletinin büyük bir prestij ve toprak kaybına uğrayacağını seziyordu. İki lider de kaybetmeleri halinde öleceklerinden emindiler.

Romen Diyojen, ordusunu klasik Bizans askerî düzenine göre konumlandırmıştı. Merkezde çoğu zırhlı piyade birliği, solda ve sağda ise süvari birlikleri yer alıyordu. Romen Diyojen merkeze; General Bryennios sol kanada, Kapadokyalı General Alyattes ise sağ kanada komuta ediyordu. Bizans ordusunun arkasında büyük bir yedek güç bulunmaktaydı ki bu, taşra bölgesindeki etkili kişilerin özel birliklerinden oluşuyordu. Bu yedek ordunun komutanı genç Andronikos Dukas olarak seçilmişti. Romen Diyojen bu tercih ile bazılarını şaşırtmıştı çünkü Dukas, eski imparatorun yeğeni ve açıkça Romen Diyojen'in iktidarına karşı önerilerde bulunan birisiydi.

Savaş, öğle saatlerinde Türk atlılarının topluca ok saldırısına geçmesiyle başladı. Türk ordusunun büyük bir kısmı atlı birliklerden oluştuğu için bu saldırı, Bizans ordusunda ciddi kayıplara yol açtı. Fakat Bizanslılar birliklerini bozmadan korudular. Bunun üzerine Alp Arslan, yanıltıcı bir geri çekilme talimatı vererek geride gizli tuttuğu küçük birliklerinin yanına doğru çekilmeye başladı. Türk ordusunun arka saflarında yayılmış olan bu küçük gruplar, az sayıda organize olmuş askerlerden oluşuyordu. Türklerin hızla geri çekildiğini gören Romen Diyojen, Türklerin saldırı gücünü kaybettiğini ve sayı olarak çok fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü. İmparator, buna inanarak Türkleri yakalamak amacıyla ordusuna saldırı emri verdi. Hızlı bir şekilde geri çekilebilen Türkler, Bizans süvarileri tarafından yakalanamayacak kadar çevik hareket ediyorlardı. Yine de Bizans ordusu Türkleri takip etmeye çalıştı. Yan geçitlerde pusu kuran Türk okçuları, Bizans birliklerine ustaca saldırılar düzenliyordu ve bu durum Bizans ordusunun moralini bozuyordu. Türkleri yakalamakta zorlanan ve ağır zırhlar taşıyan Bizans askerleri, yorgunluk nedeniyle hız kaybetti. Ordusunu büyük bir hevesle takip eden Romen Diyojen ise, ilerledikçe Türk okçularının dağılmakta olduğunu ve çevresinin kuşatıldığını geç fark etti. Hemen 'Çekil!' emrini verdi. Ancak bu mesaj, Türk ordusunun hızla ilerlemesiyle birlikte Bizans'ı tamamen paniğe sürükledi. Kaçmaya çalışan komutanları gören Bizans askerleri, zırhlarını da düşürerek kaçmaya çalıştı. Bu durumda Türkler, ustaca kılıç kullanarak rakiplerini etkisiz hale getirmeye başladılar.

Türk soydan gelen Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar, Selçuklu komutanlarından aldıkları Türkçe emirlerle Bizans ordusunun kaybına neden oldular. Sivas’ta kendi soydaşlarından intikam almak isteyen Ermeni askerleri, savaş alanını terk ettiklerinde Bizans ordusu ciddi oranda zayıfladı.

Ordusunu yönetmekte zorlanan Romen Diyojen, kendi birlikleriyle kaçmaya kalksa da bu imkansız hale geldi. Sonuç olarak, tamamen bozgun havasına bürünen Bizans ordusunun bir kısmı akşam kararmadan yok oldu. Kaçamayan sağ kalanlar, teslim oldular. İmparator ise yaralı bir şekilde düşman eline geçti.

Dünya tarihi açısından büyük bir önem taşıyan Bu savaş, kazanan komutan Alp Arslan'ın mağlup imparator IV. Romen Diyojen ile antlaşma imzalamasıyla sona erdi. İmparatoru bağışlayan ve ona nazik davranan Sultan, antlaşmaya göre Diyojen’in serbest kalmasını sağladı. Bu antlaşmaya göre imparator, kendi fidyesi olarak 1.500.000 denarius ödeyecek, ayrıca her yıl 360.000 denarius vergi verecekti; Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirt de Selçuklulara bırakılacaktı. Tokat’a kadar kendisine verilen Türk birliği eşliğinde Konstantinapolis’e giden imparator Tokat’ta topladığı 200.000 denariusu, beraberindeki Türk birliğine vererek Sultan’a doğru yola çıktı. Tahta kendi yerine VII. Mikhail Dukas’ın geçtiğini öğrendi.

Romen Diyojen, geri dönerken Anadolu’da dağılan ordusunun kalıntılarından kurduğu yeni bir orduyla, tahttan indirenlerle savaşmak için iki çatışma gerçekleştirdi. Her iki savaşta da yenilerek Kilikya’daki küçük bir kaleye çekildi. Orada teslim oldu; keşiş yapıldı; katır üzerinde Anadolu’dan geçirildi; gözleri kör edildi; Proti (Kinalıada) manastırına kapatıldı ve orada birkaç gün içinde yaralarından ve enfeksiyondan hayatını kaybetti.

MALAZGİRT ZAFERİNİN SONUÇLARI

VII. Mikhail Dukas, Romanos Diyojen'in imzaladığı antlaşmayı geçersiz ilan etti. Alparslan bunun üzerine ordusuna ve Türk Beylerine Anadolu’nun fethi emrini verdi. Bu emir doğrultusunda Türkler Anadolu'yu fethetmeye başladılar. Bu akınlar, köklü Haçlı Seferleri ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş sürecini başlattı.

Malazgirt Zaferi, Anadolu'nun tamamen Türk yurduna dönüşmesi için Türklerin savaşa tekrar başlayacaklarının göstergesi oldu. Abbasiler döneminde sona eren Cihad akınları, Avrupayı İslam tehdidinden korumuştu. Ancak Anadolu'yu ele geçiren ve Hristiyan Avrupa ile Müslüman Ortadoğu arasında tampon bir bölge oluşturan Bizans, önemli bir gücünü ve topraklarını kaybederek Türklerin bölgedeki hâkimiyetini artırmıştı. Bunun sonucunda, İslam dünyasında önemli bir birlik sağlayan Türkler Hristiyan Avrupa'ya karşı bu birlikteliği kullanacaklardı. Tüm İslam dünyasının Türkler önderliğinde Avrupa'ya akınlar yapmasını öngören Papa, önlem almak amacıyla Haçlı Seferleri’ni başlatacak ve bu dâhicesine kısmi olarak etkili olacaktı. Ancak yine de Türklerin Avrupa’ya yönelttiği akınları durduramayacaktı. Malazgirt savaşı, Türklere Anadolu’nun kapılarını açan ilk savaş olarak tarihe geçti.

MALAZGİRT ZAFERİ MESAJLARI

Malazgirt Zaferi’nin ve Büyük Taarruz’un yıldönümünde, Anadolu’yu bize yurt kılanları, Sultan Alparslan’ı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını rahmetle anıyorum.

Anadolu’nun kapılarını milletimize sonsuza dek açan Malazgirt Zaferi'nin 954. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu anlamlı günde Sultan Alparslan ve tüm kahraman ecdadımızı saygıyla anıyoruz.

Malazgirt Zaferi, inanç ve azimle yazılan bir kahramanlık destanı olarak hafızalarda yer etmektedir. Tarihe damgasını vuran büyük komutan Sultan Alparslan’ı ve yiğit ordusunu rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Kutlu Malazgirt Zaferi’nin 954. yıl dönümünü ve şanlı Büyük Taarruz’un 102. yılını coşkuyla kutluyor; Sultan Alparslan ile Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı, sevgi ve rahmet ile anıyoruz.

26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt'te kazandığı zaferle nice başarıların önünü açan Selçuklu Sultanı Alparslan’ı ve onun kahraman ordusunu saygı ve rahmetle anıyor, şanlı tarihimizle gurur duymaya devam ediyoruz.

26 Ağustos 1071’de, Anadolu'nun kapılarını Türklere sonsuza dek açan Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümünü kutluyor, aynı zamanda Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin yıl dönümlerini de hatırlıyoruz.

954 yıl önce, Malazgirt Zaferi sayesinde Anadolu Türklerin ebedi vatanı haline gelmiştir.

Malazgirt Zaferi’nin 954. yıl dönümünü gururla kutluyoruz! Anadolu topraklarını bize ebedi yurt kılan Sultan Alparslan ve kahraman askerlerimizi rahmetle anıyoruz.

Anadolu coğrafyasını vatan kıldığımız bu kutlu gün, büyük bir onur ve gurur kaynağıdır. Ecdadımızın azmi sayesinde bugün bu topraklarda özgür ve bağımsız yaşıyoruz. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, zaferimizi coşkuyla kutluyoruz.

Malazgirt Zaferi'nin 954. yıl dönümünde, atalarımızın kahramanlık destanını büyük bir gururla anıyoruz. Bu anlamlı gün, milletimizin kararlılığını, azmini ve birlik ruhunu simgeleyen önemli bir dönüm noktasıdır. Ecdadımızın mirasını yaşatarak geleceğe emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Zaferimiz kutlu olsun!

1071'de Sultan Alparslan’ın önderliğinde kazanılan Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun kapılarını Türk milletine sonsuza dek açmıştır. Bu anlamlı zaferin yıldönümünde, ecdadımızın cesaretini ve fedakarlığını minnetle anıyor, onların mirasını gururla taşıyoruz. Ruhları şad olsun, zaferimiz kutlu olsun!

Malazgirt Zaferi'nin 954. yılında, tarihe altın harflerle kazınan bu destanı bir kez daha hatırlıyoruz. Sultan Alparslan ve cesur ordusunun gösterdiği kahramanlık, bugün de bizlere ilham vermeye devam ediyor. Bu anlamlı günde, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını temenni ediyoruz. Nice zaferlere!